BOŞANMA DAVALARINDA MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ

BOŞANMA DAVALARINDA

MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ

Evlilik birliği çeşitli sebeplerle sona ermektedir. Söz konusu sebepler Türk Hukukunda tek bir başlık altında toplanmamış olup 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu birinci kitap Kişiler Hukuku ve ikinci kitap Aile Hukuku hükümleri altında çeşitli maddelerde düzenlenmiştir. Genel hatlarıyla evlilik birliğini sona erdiren sebeplere değinecek olursak iş bu sebepleri 4 başlık altında toplamak mümkündür.

1-Eşlerden birinin ölümü, gaipliğine karar verilmesi ya da cinsiyet değiştirmesi

2-Evlenmenin yoklukla malul olması

3-Evlenmenin butlanı

4-Boşanma

 

            Biz bu çalışmamızda boşanma davaları sürecinde ya da boşanma kararının kesinleşmesinden sonra bir yıllık süre içerisinde talep edilebilen maddi ve manevi tazminat taleplerini inceleyeceğiz.

 

BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARINDAN MADDİ-MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ

 

Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinde evlilik birliğini nihai olarak sona erdiren durumlardan biri de tarafların boşanmalarıdır. Boşanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 161.madde ve devamında düzenlenmiş olup boşanma davalarında maddi ve manevi tazminat talepleri ise 174. Maddede düzenleme altına alınmıştır.

Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.

Türk Medeni Kanunu ilgili hükmü doğrultusunda maddi-manevi tazminat genel hatları ile incelenecek olursa öncelikle her iki talep açısından da tazminat talepleri açısında genel şart olan tazminat talep edilen tarafın kusurlu olması şartı esastır. Talep eden taraf ise kusursuz ya da diğer taraftan daha az kusurlu olmalıdır. Ayrıca taraflar tazminat taleplerini dava sırasında ileri sürebilecekleri gibi TMK 178. Maddesi Zamanaşımı alt başlığı “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” kapsamında boşanma davası sonuçlandıktan ve hükmün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde ayrı bir dava ile talep edebileceklerdir. Ayrıca maddi-manevi tazminatı taraflarca talep edilmiş olması gerekmektedir. Nitekim hâkim, re’sen tazminata hükmedemeyecek olup tarafların talepleri ile bağlıdır. Maddi ve manevi tazminat talepleri için ortak olan esaslar belirtildikten sonra ayrı ayrı değerlendirilecek olursa;

A-Maddi Tazminat  (TMK Madde 174/1)

            Boşanma davasının sonucu olarak talep edilebilecek maddi tazminat talepleri TMK’da tazminata ilişkin düzenleme yapılan 174. Maddenin 1. Fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Yukarıda da yer verdiğimiz üzere maddi tazminat boşanma davası ile birlikte dava/cevap dilekçesi ile talep edilebileceği gibi boşanma hükmünün kesinleşmesini müteakip 1 yıllık boşanma davası sonuçları açısından dava haklarının zamanaşımı süresi olarak TMK 178. Maddesinde hüküm altına alınan zamanaşımı süresi içerisinde de ayrı bir dava açılarak talep edilebilecektir. Söz konusu davada da boşanma davasında olduğu gibi görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile mahkemesinin bulunmadığı yerlerde yetkili kılınmış Asliye Hukuk Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi veya boşanma davasına bakan mahkemedir.

 

1-TMK Madde 174/1 uyarınca Maddi tazminatın şartları;

 

-Evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermiş olması

            TMK uyarınca maddi-manevi tazminata hükmedilebilmesi için evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermiş olması ve boşanma kararının kesinleşmiş olması gerekmektedir. Evliliğin boşanma dışında başka sebeplerle sona ermesi halinde eşlerin birbirlerinden maddi-manevi tazminat talep etmesi mümkün değildir.

-Talep edilmiş olması

            Hâkimin boşanma nedeniyle maddi-manevi tazminata hükmedebilmesi için taraflardan birinin talep etmesi gerekmektedir. Zira hâkim re’sen tazminata hükmedemeyecektir. Ayrıca hâkimin taleple bağlılığı ilkesi tazminat talepleri açısından da geçerliliğini devam ettirmekte olup hâkim tarafların taleplerinden fazlasına karar veremeyecektir. Ne var ki takdir yetkisi kapsamında hâkimin tarafların taleplerinden daha azına karar verebileceği aşikârdır.

-Taraflardan birinin mevcut ya da beklenen menfaatlerinin zedelenmiş olması (Boşanma nedeniyle zararın meydana gelmiş olması

            Boşanma nedeniyle tazminata karar verilebilmesi için bir zararın meydana gelmesi gerekmektedir. Nitekim Türk Hukukunda tazminatın meydana gelen zararları tazmin etme amacı TMK uyarınca boşanma nedeniyle talep edilen tazminat taleplerinde de uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla boşanma nedeniyle tazminata hükmedilebilmesi için talep eden tarafın boşanma nedeniyle zarara uğraması gerekmektedir. TMK ilgili maddesinde söz konusu zarar kavramına mevcut ya da beklenen menfaatler olarak yer verilmiştir. Mevcut ya da beklenen menfaatler kavramını biraz daha somutlaştıracak olursak mevcut yararlar; eşin parasal bir zarara uğraması sonucunu doğuran mevcut bir parasal durumu ifade etmektedir. Örnek olarak, eşlerin evlilik birliği içinde sağladıkları bakım nafaka hakkını, mal rejimi ile elde ettikleri hakları, diğer eşin bir malını kullanarak ve işleyerek sağladığı yararı, diğer eşin işyerinde çalışarak elde ettiği kazanç kaynağı gibi çıkarları gösterebiliriz. Mevcut yararların belirlenmesinde ölçü, evlilik hukukunun eşlere getirdiği yararlardır.  Beklenen menfaatler ise henüz doğmamış bulunan fakat evlilik devam etse idi büyük bir olasılıkla doğacaktı denilebilen olası çıkarları ifade etmektedir. Beklenen menfaatlere örnek olarak, tarafın eşi dolayısı ile alacağı dul maaşından yoksun kalması, yine aileye ait işletmede çalışarak gelir elde etmekte iken, boşanma nedeniyle bu olanağın yitirilmesi durumları gösterilebilir.

Yargıtay emsal kararlarında beklenen menfaatleri örnekler iken karı koca arasındaki mal rejimlerinin erken sona erdirilmesi, bir yardım sandığı yararlarından yoksun kalmayı örnek olarak göstermektedir. Bununla birlikte, yetişkin çocukların infak, iaşe ve evlendirme giderleri, kadının malların alınması sırasında kocasına parasal katkıda bulunması, araç alımına katkı gibi şeylerin maddi tazminatı gerektirmeyeceği, yine evliliğe emek vermenin maddi tazminatı gerektirecek bir olay olmadığı gibi yoksulluğa düşeceğinden bahisle maddi tazminata hükmedilemeyeceğine ilişkin kararlar da bulunmaktadır.

 

-Tazminat talep eden tarafın kusursuz ya da diğer taraftan daha az kusurlu olması

            Tazminat talebinde bulunan eş evlilik birliğinin sona ermesi hususunda kusursuz ya da diğer eşten daha az kusurlu olmalıdır. Aksi takdirde, tazminat talebinde bulunan eşin diğer eş ile eşit oranda ya da diğer eşten daha fazla kusurlu olması halinde tazminat talebinin reddi gerekmektedir.

 

Kendisinden tazminat talep edilen tarafın kusurlu olması

            Tazminatın genel esası olan kendisinde tazminat talep edilen tarafın kusurlu olması ilkesi TMK uyarınca karar verilen tazminat talepleri açısından da uygulama alanı bulmaktadır. Nitekim tazminatın karşı tarafa verilen zararı tazmin etme amacının bulunduğunu yukarıda ifade etmiş idik. Bir kimse tarafından verilen zararın tazmin edilmesin hükmedilebilmesi kişinin iradi davranışları ile zarara meydan olmasını gerektirdiğinden tazminat talep edilen tarafın evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermesi hususunda kusurlu olması şartı aranmaktadır.

 

-Boşanma ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması

            Boşanma ile ortaya çıkan ve çıkma ihtimali olan maddi zarar ile boşanma arasında illiyet bağı bulunmalı, yani boşanma sonucu tazminat talep eden zarara uğramış olmalıdır. İlliyet bağı tazminat taleplerinde en önemli şartlardan biridir. Zira tazminat talep eden tarafta meydana gelen zarar ile boşanma olayı arasında illiyet bağı bulunmadığı takdirde tazminata hükmedilemeyecektir.

 

-Zararın hukuka aykırı eylem sonucu meydana gelmiş olması

            Hukuka aykırılık eylem de tazminat taleplerinin genel esaslarından olup uygun düştüğü ölçüde boşanma davalarında talep edilen tazminat talepleri açısından da aranan şatlardandır. Tazminat talep eden tarafta boşanma dolayısıyla meydana gelen zarar tazminat talep edilen tarafın hukuka aykırı eyleminin sonucu olmalıdır. Tazminat talep edilen tarafın boşanmaya sebebiyet veren ve diğer tarafın boşanma nedeniyle zarar görmesine sebep olan eylemi hukuka aykırı olmalıdır.

 

2-Maddi Tazminatın Miktarı ve Ödenme Biçimi

Hâkimin tazminata karar verebilmesinin şartlarından birinin tarafların talebi olması gerektiğini yukarıda anlatmış idik. Hâkim tarafların talebi üzerine HMK 26. Maddesi doğrultusunda tarafların talepleri ile bağlı kalmak kaydıyla talepten fazlasına hükmedemeyecektir. Ne var ki taleple bağlılık ilkesi uyarınca hâkim, durum ve koşullara göre talepten daha azına hükmedebilecektir. Hâkim, tarafların talepleri ile bağlı kalmak kaydıyla tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, fiilin ağırlığı ve kusur derecelerini, paranın alım gücünü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamını, hakkaniyet ilkelerini göz önünde bulundurarak takdir yetkisi ile tazminata hükmedebilecektir.

Maddi tazminatın ödenme biçimi hususunda TMK 176. Maddesi kapsamında hâkim irat şeklinde ya da toptan ödenmesine karar verebilir. Hâkim, ödeme biçimi hususunda da yine takdir yetkisi ile hal ve şartları değerlendirerek karar verir. Maddi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilmesi halinde TMK madde 176/3 hükmü gereğince daha sonra değişen durum ve koşullara göre tazminat kendiliğinden ortadan kalkabileceği gibi talep halinde mahkeme kararıyla da ortadan kalkabilecektir. Nitekim ilgili maddede “İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.” Şeklinde yapılan düzenleme ile tazminatın lehine tazminata hükmedilen tarafın menfaatine hizmet etmesi ve hakkaniyete aykırı durumların meydana gelmesi engellenmeye çalışılmıştır. Ayrıca ilgili kanunun madde 176/4 “Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” hükmü ile tarafların ekonomik menfaatlerinin korunmaya çalışılmıştır. Zira kanun lafzında “tarafların” şeklinde yapılan düzenleme ile salt lehine tazminat hükmedilen tarafın değil irat yükümlüsünün de menfaatlerinin de korunacağı anlaşılmaktadır. Nitekim irat yükümlüsünün mali durumunda meydana gelen olumsuz değişimlerde ya da lehine tazminata hükmedilen tarafın mali anlamda yaşadığı olumlu değişimlerde hâkim, tazminat miktarının azaltılmasına kara verebileceği gibi aksi durumlarda arttırılmasına da karar verebilecektir.

 

B-Manevi Tazminat (TMK Madde 174/2)

            Türk Medeni Kanunu 174. Maddenin 2. Fıkrasında boşanmanın sonucu olarak talep edilebilecek manevi tazminat talepleri hüküm altına alınmıştır. Maddi tazminata dair hükümlerin çoğunluğu manevi tazminat talepleri açısından da uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla ortak olan esaslar bakımından yukarıda maddi tazminat ile ilgili yapmış olduğumuz açıklamalara atıf yaparak burada tekrar etmekten imtina ediyoruz. Manevi tazminat talepleri de maddi tazminatta olduğu gibi ayrı bir dava ile talep edilebileceği gibi dava dilekçesi ya da cevap dilekçesi ile de talep edilebilecektir. Ayrı bir dava ile talep edilen manevi tazminat talepleri için yetki, görev ve zamanaşımı süresi hususunda maddi tazminat talepleri için yer verdiğimiz açıklamalarımız aynı şekilde geçerlidir.

1-TMK Madde 174/2 uyarınca Manevi tazminatın şartları

            Manevi tazminat taleplerinin şartları genel olarak maddi tazminat ile aynı olup burada tekrara düşmekten kaçınmak amacıyla burada sadece farklı olan hususlar konusunda madde açıklaması yapılacaktır.

-Evlilik birliğinin boşanma nedeniyle sona ermiş olması

-Talep edilmiş olması

-Boşanma ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması

-Zararın hukuka aykırı eylem sonucu meydana gelmiş olması

-Tazminat talep eden tarafın boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden tarafın kişilik hakkının saldırıya uğraması(Manevi Zarara Uğraması)

Manevi tazminat talep edilebilmesinin asli şartı talep eden tarafın boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olması yani manevi anlamda zara uğraması gerektiğidir. Nitekim manevi tazminat ile kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın yaşadığı acı, elem ve kederin de bir nebze tazmini amaçlanmıştır. Zira evlilik birliği ve boşanma sürecinde taraflar sadece boşanma nedeniyle zarara uğramamakta, manevi olarak da zarar görmektedir. Kanun, manevi tazminatı hüküm altına alırken tazminat talep eden tarafa ızdırap, elem ve kederi yaşatan saldırının şiddetini derecelendirmemiş, kişilik hakkına yönelik saldırıyı yeterli görmüştür. Hâkim somut olay koşullarına göre tazminat talep eden tarafın kişilik hakkına yönelik saldırıyı ve kişide meydana gelen acı, elem ve kederi takdir edecektir.

 

Kendisinden tazminat talep edilen tarafın kusurlu olması

            Kanun manevi tazminat taleplerinde salt kendisinden tazminat talep edilen tarafın kusurlu olması gerektiğini düzenleme altına almış olup talep eden tarafın kusur durumu ile ilgili açıkça düzenleme yapılmamıştır. Uygulamada ise Yargıtay’ın emsal niteliğinde kararları mevcut olup söz konusu kararlarında tazminat talep eden tarafın tazminat yükümlüsü ile eşit oranda ya da daha fazla kusurlu olması halinde taraf lehine manevi tazminata hükmedilemeyeceğini benimsemiştir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/218 esas ve 2018/1055 karar sayılı ilamında Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davacı kadın lehine manevi tazminata hükmedilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı kadının eşinin kapıcı olmasından rahatsızlık duyarak eşini aşağıladığı ve müşterek konutu terk ettiği, kadına yüklenen diğer kusurlu davranışların ispatlanamadığı, davalı erkeğin ise eşine hakaret ettiği, velayete yönelik düzenlenen sosyal inceleme raporundaki müşterek çocuk beyanlarının ise hükme esas alınamayacağı anlaşılmaktadır. O halde, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Eşit kusurlu eş yararına manevi tazminat (TMK m. 174/2) hükmedilemez. Somut olayda kadın yararına Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi koşulları oluşmamıştır.” Şeklinde ifade ettiği gerekçe ile kadın lehine manevi tazminata hükmeden yerel mahkeme kararını bozmuştur.

 

2-Manevi Tazminatın Miktarı ve Ödenme Biçimi

 

            Manevi tazminat miktarını hâkim taleple bağlılık ilkesini gözeterek takdir edecektir. Hâkim, TMK.’nın kendisine verdiği takdir yetkisini kullanırken olayın ağırlığı, zararın ağırlığı ve oluş biçimi, kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşları, evliliğin devam süresi ve diğer hususlar araştırılıp sonuca göre karar vermelidir. Yine yaşadıkları çevre, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaat, sosyal statüleri de gözetilmesi gereken hususlardır. Ne var ki hâkim tazminat miktarını takdir ederken lehine tazminata hükmedilen tarafın zenginleşmesine hizmet etmemeye özen göstermelidir. Nitekim Türk Hukuku’nda tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması esası boşanmanın feri talepleri olan tazminat talepleri açısından da geçerli olan esastır.

 

Manevi tazminatı ödenme biçimi hususunda ise maddi tazminat ile bir farkı da burada söz konusudur. Zira maddi tazminata hükmedildiği takdirde hâkim durum ve koşullara göre irat biçiminde ödenmesine karar verebiliyor iken manevi tazminatta ise irat biçiminde ödeme durumu söz konusu değildir. TMK 176.maddesi 2. Fıkrasında “Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.” Şeklindeki kesin hüküm ile manevi tazminatın irat eklinde ödenmesini yasaklamıştır.  Dolayısıyla manevi tazminata hükmedildiği takdirde tazminatın toptan ödenmesi gerekmektedir.

 

C-Manevi Tazminata ilişkin hükümlerde Türk Medeni Kanun İle Türk Borçlar Kanunu Uygulamasının Karşılaştırılması

TMK.m.24 kişiliğin hukuka aykırı her türlü saldırıya karşı korunmasını düzenlemekte, manevi tazminat talepleri bakımından hem genel hükümler niteliğindeki Borçlar Kanunu madde 49’da hem de boşanmanın ferisi olarak özel hükümler niteliğindeki Medeni Kanun madde 174/2’de düzenlemeler mevcuttur. Öncelikle tarafların hangi kanun hükmü doğrultusunda tazminat talep edecekleri konusunda seçimlik hakları bulunmakta olup her iki kanun hükümleri doğrultusunda ayrı ayrı tazminat talep etme hakları bulunmamaktadır. Nitekim Türk Hukuku’nda evlenme ile kişisel haklar ortadan kalkmadığından kişisel hakların genel hükümler (BK49) doğrultusunda korunmasına da engel durum bulunmamaktadır.  Taraflar dilerse MK 174/2 hükmü doğrultusunda isterse BK49 hükmü doğrultusunda manevi tazminat talep edebilecektir. Ne var ki tazminat talep eden taraf genel hükümlere göre talepte bulunur ve tazminata karar verilir ise artık özel hükümlere göre talepte bulunma hakkı bulunmamaktadır. Aynı şekilde özel hükümlere göre talepte bulunulmuş ve hükmedilmiş ise aynı sebepler gerekçe gösterilmek suretiyle genel hükümlere (TMK24 ve TBK 49) dayanarak tazminat talep edilemeyecektir. Burada hakların yarışması söz konusu olup, davacı taraf seçimini yapıp manevi tazminata mahkemece karar verildikten sonra bu haktan vazgeçilemez. Hukukun genel ilkelerine göre, genel hüküm-özel hüküm karşı karşıya geldiğinde genel kanun özel kanun ilişkisinde olduğu gibi özel hükme öncelik tanınmalıdır. Manevi tazminat boşanmadan kaynaklandığı ve boşanmanın sebep olduğu olayların neticesinde oluştuğu düşünülürse davacı tarafın boşanma neticesinde kişisel haklarının zarara uğradığını, elem ve kederini boşanma davasında ispatlamasının daha kolay olduğu görülecektir. Ayrıca, BK. Madde 49’dan farklı olarak MK. Madde 174’te manevi tazminat olarak mutlaka uygun miktarda bir para öngörülmekte, BK. Madde 49 son fıkrasında yer alan tazminat yerine paradan başka ikame kararlar verilebilmesi mümkün olmamaktadır. Bu açıdan bakıldığında manevi tazminat talepleri açısından TMK. Madde 174/2’de düzenlenen özel hükme dayanmak tarafların daha fazla menfaatine olacaktır.

Hemen Arayın
WhatsApp